Herkese Merhaba,
Hemen hemen herkesin yüreğinde en az bir tane ‘Dünya Ağrısı’
çektiği günümüzde, kitabın ismine kapılıp aldığım ve şubat ayında okuduğum 6.
Kitap olarak beni onurlandıran kitaptır kendisi.
İlk kez bir Ayfer Tunç kitabı okuyan ben yazarın diline,
anlatım tarzına, anlatmak istediğini aktarış biçimine hayran kaldım. Neden daha
önce hiçbir kitabını okumadım ki diyerek kendime kızdım durdum. Diğer tüm
kitapları şu anda alınacaklar listemde ve kendi yaptığım satın alma sıralamama
göre sepetime ekleniyorlar dönem dönem J
Kitabın konusuna dönecek olursak; konu ülkemizde ıssız ve
unutulmuş bir şehirde geçiyor. Bu şehirde var olan eski bir otelin sahibi
Mürşit, otele kısılmış kalmış, geçmişinde yaşadığı bir olay yüzünden yaşayan
ölü şeklinde gezen ve dünyadaki sayılı günlerini bitirmeyi bekleyen 2 çocuklu
evli bir aile babası. Ama yüreğindeki geçmişe dayalı ‘Dünya Ağrısı’ o kadar
büyük ve derin ki bazen nefes bile almakta zorlanıyor. Bu haline üzülen ailesi
için de acısı ağrısı katlanıyor. Sonra şehre bir ‘madenci’ geliyor. Madenci de
Mürşit gibi geçmişinde yaşadığı bir olaydan dolayı muzdarip. Dert ortağı
oluyorlar birbirlerine. İlk başta sırlarını açmasalar da kitabın sonuna doğru
film kopuyor.
Bu şehir, Mürşit, otel, ailesi ile olan durumlar, Mürşit’in
madenci ile geçirdiği vakitler… Kitaptaki her şey o kadar güzel anlatılmış ki
sanki yanı başımda dönen bir film var ve ben seyrediyorum hissine kapıldım.
Mürşit kitabımızın ana kahramanı ve siz siz olun sakın ha Mürşit’i çok
benimsemeyin benim gibi. Zira O acı çektikçe ben kahroldum…
Ama kitap tamamen dram olsun diye yazılmamış bunu da
belirtmeliyim. Kitabın sonunda madencinin ve Mürşit’in bu kadar acı
çekmelerinin sebebi o kadar toplumsal kanayan yaralarımızdan ki bu kadar
yüreğinde acısını duyarak nasıl yazdı yazar bu kitabı şaşırıp kalıyorsunuz.
Sevgili Ayfer Tunç kaleminize, yüreğinize, aklınıza sağlık…
Tavsiyem ise okumadıysanız ve hala tereddütleriniz varsa
sakın durmayın. Hemen alın ve okuyun bu güzel kitabı…
Kitapta en çok içime dokunan söz:
“Hayat, kayaç
katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir. “
Hayat yorgunluğu ise hiç bu kadar güzel ifade edilmemiştir
herhalde;
“Mürşit onları
izlerken gözlerinin ve dudaklarının uçlarının aşağıya baktığını düşündü,
hayatın bu adamları yere çektiğini. İnsanın yaşlandıkça kısalmasının nedeni bu,
kemiklerin kısalmasıyla ilgisi yok, yerçekimi denen şey dünyanın yorgunluğu
aslında, bizi yere çeken şey dinmeyen bu yorgunluk. “
Sevgi ve Sağlıcakla Kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder